Bursa Emniyet Müdürü Halil Yılmaz, dün sabah Acemler Polis Evi’nde gazetecilerle buluştu. Kendini tanıttı, vizyon ve projelerini anlattı.
Hukuk fakültesi mezunu olduğunu belirtip, “Kişisel web sayfamdaki makalelerimden nasıl biri olduğumu çözmüşsünüzdür” dedi.
İki soru yönelttim Yılmaz’a… Soruları ve yanıtını yorumsuz bir şekilde aynen aktarıyorum.
-Yakın zamanda Haliç’te Yaşayan Simonlar’ı okuduk. Hanefi Avcı’nın iddialarına göre Emniyet içinde iki farklı yapılanma var. “Beni çözmüşsünüzdür” demenize karşın açıkça sormak istiyorum. Siz bu iki yapının hangi tarafındasınız?
-Türkiye’de 70 milyon insan, 70 milyon düşünce var. Dolayısıyla, bir teşkilatın içerisinde, gazetecilerin içerisinde de var… Kurumları şöyle böyle gruplandırmayı çok doğru bulmuyorum ben. Dolayısıyla insanların deklare edilmiş görüşleri neyse, istikrar içerisinde devam ediyorsa, bugün bir şey demiş, yarın başka bir şey dememişse, o insanla ilgili akıl sahipleri gerekli düşünceleri ortaya koyarlar, hükümlerini verirler.
Zannediyorum 2001 yılında yazmış olduğum bir makalede, polisi anarşi ve zulüm arasında denge olarak tarif etmiş ve özgürlük güvenlik dengesine vurgular yapmış biriyim. 2001 yılında sadece anayasanın özgürlüklerle ilgili bölümü değişmişti. Henüz CMUK değişmemişti, henüz TCK değişmemişti. Ama 2001 yılındaki anayasa değişikliği bazı şifreleri ortaya koydu. Naçizane ben ülkemizin anayasal sistemi açısından özgürlük-güvenlik dengesinin önemli olduğunu yazmıştım. Şahsi internet sitemde de görürsünüz.
Ve 2001 yılından itibaren bugüne, bu düşüncelerimde hiçbir değişiklik olmadı. Ben hala bir polisin özgürlük ile güvenlik arasında dengeyi gözeterek mesleğini icra etmesi gerektiğini düşünüyorum. Yönetimdeki bütün arkadaşlara da aynı şeyi söyledim.
7 emniyet müdür yardımcısı meslektaşımla buradayım. Bütün amirlerimle bir toplantı yaparak vizyon paylaşımında bulundum. Bursa il emniyet müdürü olarak güvenlik hizmetinin, stratejisinin ne olduğunu beraberce neyi gerçekleştirmeyi hedeflediğimi arkadaşlarıma aktardım. Gelecekte de Bursa’da tek başıma değil, arkadaşlarımla birlikte güvenlik hizmeti sunacağım.
Dolayısıyla akıl sahipleri muhataplarının ne olduğunu, kim olduğunu, bu ülke için, mesleği için neler yapacağını, onun eylemleriyle, varsa söyledikleriyle, varsa yazdıklarıyla kendisi karar verir. O nedenle ben tekrar altını çiziyorum, kafasının arkasında, söylediklerinin ve uyguladıklarının dışında hiçbir hesabı olmayan önce Halil Yılmaz olarak, sonra emniyet müdürü olarak huzurlarınızda bulunuyorum.
İnanmadığım hiçbir şeyi bugüne kadar yapmadım, inşallah bundan sonra da aynı şekilde devam eder.
-Hanefi Avcı’nın iddia ettiği gibi emniyet içinde iki farklı yapı var mı? Hukuku hiçe sayan dinlemeler, sorgulamalar yapılıyor mu, bu konuda Bursa’daki gözlemleriniz nedir?
-Ben şu anda Bursa Emniyet Müdürü olarak huzurlarınızda bulunuyorum. Emniyet Teşkilatı’nın bütününü ilgilendiren bir konuda fikir beyan etmek benim için en azından nezakete aykırı olur. Benim açımdan disiplin suçu da teşkil eder. Böyle bir davranışın içinde bulunmayı doğru bulmam. Ama şunu söyleyebilirim.
Bursa Emniyet Müdürlüğü teşkilatı, yasaların tanımış olduğu yetkileri kullanan bir teşkilattır. Yetkileri kullanırken hukukun içerisinde mi, hukukun dışına çıkılıyor mu, bizim denetim görevimiz var. Ve ben Bursa Emniyet Müdürlüğü’nde icra edilecek bütün faaliyetlerde hukukun içerisinde kalmaya ve sağlamaya dönük kendi görevlerimi sonuna kadar yerine getiririm. Bu zaten bizim için bir sorumluluktur.
Bir de şunu söyleyeyim.
2001 yılından sonra değişik toplantılarda, hak ve özgürlüklerin temel, devletin yetkilerinin istisna olduğunu ifade etmiştim. Bu, şu anlama geliyor. Esas olan temel hak ve özgürlüklerdir. Anayasanın başlangıç hükümlerinden sonra ele alınan temel hak ve özgürlüklerdir. Ancak bu temel hak ve özgürlükler, özgürlük sahiplerinin sorumluluklarını da hatırlatarak kaleme alınmış. Yine o maddelerde hangi hallerde özgürlükler üzerinde neler uygulanabileceğinin istisnaları var. Ama bunlar istisna. İstisna nasıldır? İstisna belli şartlar ortaya çıkınca ihtiyaç duyulur. Belli bir sürede yetki kullanılır. Yetki kullanılırken belli makamların emri, onayı, kararı gerekir. Durum ortaya çıktıktan sonra yine o tedbirden geri dönülür ve özgürlükler devam eder.
Esas olan vatandaşın serbestçe dolaşabilmesidir. Yakalamak istisnadır. Yakalamanın hangi makamın emriyle olacağı yazılıdır. Dolayısıyla polis, serbestçe dolaşan kişiler üzerinde yakalama tedbirini uygulayacaksa, yetki doğmuşsa şartları bellidir. Yetkililerin kararıyla, kısa süre içerisinde olur. Bizim de bütün yetkilerimizde esas alacağımız husus budur.