“Şevket Kazan” adının orta yaş kuşağında yarattığı ilk çağrışım “mum söndü” tanımlamasıdır… Susurluk Kazası ile ortaya çıkan devlet-siyaset-mafya ilişkisinin açığa çıkarılması için duyarlı vatandaşların geliştirdiği “Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık” eylemi, 1997 yılında Refahyol Hükümeti’nin Adalet Bakanı Şevket Kazan tarafından “Mum söndü oynuyorlar” şeklinde yorumlanmış, ortalık ayağa kalkmıştı adeta…
Kazan’a sorarsanız, memleket için ömrünü tüketmesine karşın bu sözle anılır olması haksızlıktır.
Evet, ne yazık ki böyledir siyaset… Bir çam devirirsiniz, o ana kadar yaptıklarınız silinir gider.
Neyse, daha fazla uzatmayalım… Şevket Kazan, Saadet Partisi’nin Bursa Milletvekili Adayı… İlerleyen yaşına karşın, sahada… Köy köy, mahalle mahalle dolaşıyor. Dün de gazeteye ziyarete gelmişti. 28 Şubat sürecine döndük.
Neden?
Çünkü Refahyol kabinesinde kendisi adalet bakanı iken bugün Bursa’da yarış içinde olduğu eski DYP’li, CHP Milletvekili Adayı Turhan Tayan milli savunma bakanı idi.
O süreci “Öncesi ve Sonrasıyla 28 Şubat” adlı kitabında anlatan Kazan, Turhan Tayan’a da yer verdiğini söylüyor. Erbakan Hoca’nın o süreçte yapayalnız bırakıldığını anlatıyor.
Konjonktür, Turhan Tayan’ın, Başbakanlık resmi konutunu sarıklı cübbeli tarikat liderlerine açan Erbakan’ı savunmak için tankların önüne geçmesini engelliyordu. Bugün olsa geçer miydi? Gene geçmezdi kanımca…
* * *
Tam 28 Şubat sürecini konuşurken telefonu çalıyor Kazan’ın… Konuşmak için müsaade istiyor, zira genel başkan Mustafa Kamalak Van’dan arıyor. Van Gölü kıyısında eğitim merkezi yapmak istedikleri, ancak bir türlü yapamadıkları koydan geçerken hatırlamış Kazan’ı, onun için aramış…
Konuşmasını bitirince, Kamalak’ın Erbakan Hoca’yı rüyasında görüp, teşkilatları sorduğunu hatırlatarak, “Siz de Erbakan Hoca’yı rüyanızda görüyor musunuz?” diye sordum.
“İnsanlar, çok sevdikleri ve kaybettikleri insanları rüyalarında görürler” dedi. Genel başkan Mustafa Kamalak’ın Erbakan’dan sonra çok ağır bir görev üstlendiğini, sandık müşahitlerine kadar ilgilendiğini söyledi.
Kazan demedi ama bunları aktardıktan sonra Kamalak’ın böyle bir rüya görmesinin gayet normal olduğunu anladık.
* * *
Gelelim Recep Tayyip Erdoğan cephesine… Kazan’ın Erdoğan’ı eleştirmediği yanı yok. En başta, seçim propagandasında kendisinden başka kimsenin olmadığına vurgu yapıyor.
Doğru…
“Ekonomik düzen tümüyle ranta dayalı” diyor…
O da doğru…
Bir de Büyük Ortadoğu Projesi eşbaşkanlığı meselesi var. Erdoğan’ın şimdilerde “eşbaşkan değilim” dediğini söylüyor ve “Çocuk mu var senin karşında?” diyor.
Bu da doğru…
* * *
Nihai olarak;
Türkiye’ye ılımlı İslam egemen olacaksa, keşke Necmettin Erbakan ile olsaydı. En azından “millici”ydi!
GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ
En büyük gaftı, mum söndü
Ne de olsa suratlar “gön”dü
Zaman geçti, devran döndü
…de, sanılmasın muhatap “bön”dü