Bursa Kent Konseyi 25 Haziran’da, çoğunluk sağlanamazsa 27 Haziran’da genel kurul yapıp, yeni başkan ve yürütme kurulunu belirleyecek. Bursa Kent Konseyi Başkanı Semih Pala, daha önce aday olmayı düşünmediğini söylemişti. Dün konuştuğumuzda yineledi. Ancak genel kurulun yapılacağı gün aday olabilir… Kendi bileceği iş… Yılların siyasetçisi… Vardır bir hesabı!
Neyse… Semih Pala, “3 yılda 5 bin etkinlik yaptık” dese de, şahsen kent konseylerini sadece çalışma gruplarına katılan, oralarda bir şeyler üreten vatandaşlar adına önemsiyorum. Bir hobi merkezi gibi yani… Yoksa kent konseylerinin, yönetmeliktebelirtilen “Kent yaşamında, kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışan kent konseylerinin çalışma usul ve esaslarını düzenlemektir” şeklinde açıklanan amaca uygun çalışmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
AMAÇ GAZ ALMAK!
Bir kere, yönetmelik kendi içinde çelişkiler barındırıyor. Amaçta ifadesini bulan “kentin hak ve hukukunun korunması, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim” ilkelerinin, sadece Bursa değil, kent konseyi olan hiçbir yerde tamı tamına uygulandığını kimse iddia edemez.
Şöyle ki;
Hem Belediye Yasası’nın 76. maddesi, hem de yönetmelikte belirtildiği gibi, kent konseyleri ilgili tüm kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden oluşsa da, yaptırım gücü yok. Açıkça dile getirmek gerekirse, kent konseylerinde, idarenin yaptığı hatalı ya da kasıtlı yapılan yanlış işlere karşı çıkanların “gazını almak!”
Nitekim Semih Pala da, “Biz sistemle kavga edecek değiliz ki! Otoyol gölün kenarından geçmesin dedik. Demiryolu Körfez Geçişi’nden niye kaldırıldı diye sesimizi çıkardık. Ama sistem dinlemiyorsa, halkı sokağa dökemeyiz ki!” diyor…
İşte bütün mesele bu cümlede kilitleniyor. Ankara’da harita üzerinden bir takım planlar yapılıyor. Şehrimizde uygulamaya konuluyor. Buradan itirazımızı yükseltiyoruz, dinleyen yok…
AMAN TOZ KALKMASIN!
Hani yönetmelikte “hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışır” deniyordu?
Evet, Kent Konseyi yerinden yönetim için çalışıyor da, ne elde ediliyor ki?
Hadi bunlar merkeziyetçi anlayışın yanlışları… Peki ya burnumuzun dibinde yerel yönetimlerin yaptığı yanlışlara ne demeli?
Bursa merkez dışında toplam kaç ilçede kent konseyi var bilmiyorum ama hangisinde belediyenin bir kararına karşı karar alınabilmiştir? Böyle bir karar varsa, o belediye yönetimi umursamış mıdır? Gereğini yerine getirmiş midir?
Yargı kararlarını uygulamayan idare, herhangi bir yaptırım gücü olmayan kent konseyini ne kadar ciddiye alır ki?
Ne acıdır ki, kent konseyleri, doğaya, yaşadığı kente karşı duyarlı muhalif kitlenin “kum havuzu”ndan öte gitmiyor. Havuzun kumu eksik olmuyor. Ara sıra itfaiye arazözüyle ıslatılıyor ki, toz kalkmasın!
—BEYİN CİMNASTİĞİ—
Her biri başka yerden kelime
Cümle olup düşüyor dilime
Dilim oldu sanki bir hızar
Ah bir düşse o deyyus elime