Pazar günü hava yağışlıysa ne yaparsınız bilmiyorum ama dün miskin miskin oturdum. Bu satırlara neler yazacağımı düşünürken, bir yandan da TRT Televizyonu’nda Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nu izliyordum canlı yayında… TV sinyalini etkileyen ağaçlı, bina yoğunluğu olan yerlerden geçilirken zaman zaman görüntü bozuluyordu… İşte o anlarda yönetmen, iki farklı helikopterden alınan muhteşem İstanbul görüntülerini veriyordu yayına…

Yok böyle bir güzellik! Yok böyle şehir!

Şansımıza… İstanbul’da hava da güzel olunca boğazın iki yakası, tarihi yarım ada muhteşem görünüyordu helikopter kameralarından… O muhteşem görüntüleri izlerken, spor karşılaşmalarının kentlerin tanıtımında ne kadar etkin olduğunu düşündüm.

 

TİMSAH ARENA’NIN KATKISI

 

Dünyada İstanbul’un, Türkiye’den daha çok tanındığını biliyoruz. Bunda elbette Galatasaray takımının Süper Kupa sahibi olmasının etkisi büyük… Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun her yıl farklı kentlerde yapılıyor olması da ülke tanıtımında çok önemli bir araç…

Düşünsenize… Barselona’yı, Madrid’i, futbol takımları sayesinde İspanya’dan önce biliyoruz. İki kentin adları da ülkenin önünde gidiyor.

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Timsah Arena’nın tamamlanması halinde, UEFA standartlarındaki bu stadyuma verilecek bir Avrupa maçının kente katkısı parayla pulla ölçülemez…

 

EN ETKİLİSİ BARSELONA ÖRNEĞİ

 

Bursaspor’un 2010 yılındaki şampiyonluğunun ardından Şampiyonlar Ligi’nde ve Avrupa Kupası’nda oynadığı maçların da getirisi oldukça yüksek… Bu getiriyi rakamsal olarak ortaya koyma şansımız yok elbette… Fakat tanıtımın, kent ve ülke gelirine katkı koyması, biraz da işadamlarımızın girişimciliğine bağlı… Sporun sağladığı tanınırlığı ticarete dönüştürmek girişimcilik gerektiriyor haliyle…

Tabii ki, spor etkinliklerinin yarattığı kendi ekonomisi başlı başına önemli bir değer… Yukarıda Barselona örneği verdiğimiz için bu kentin olimpiyat oyunları mücadelesini örneklemekte yarar var.

Olimpiyat oyunları için dört kez aday olup kaybeden Barselona, beşinci adaylığını 1992’de yaptı ve kazandı… Sonra ne oldu peki? Barcelona 1991’in sonlarına doğru Avrupa’daki en gelişmiş kentler sıralamasında 8. basamağa yükseldi. Olimpiyat oyunları sayesinde 350 bine yakın istihdamla işsizlik sorununu da büyük ölçüde ortadan kaldırdı.

 

KAZANILAN PARAYA BAKIN!

 

Eski yıllardan önemli spor organizasyonlarının gelirlerine ilişkin rakamlar edindik internet ortamında yer alan bazı kaynaklardan… Mesela 1976 Münih Olimpiyatları’nda 692 milyar sterlin kazanç sağlanmış… 1984 Los Angeles Olimpiyatları’nın ülkeye sağladığı kazanç 215 milyon sterlin olmuş…

1996 Atlanta Olimpiyatları’nın yarattığı ekonomik hareket 5.1 milyar doları bulmuş…

Amerika’daki diğer spor organizasyonlarının geliri yüzlerce milyon dolarla ifade ediliyor. O nedenle, ABD’de savunma sanayisinden sonra en büyük ekonomik hareketliliğin spor etkinlikleriyle sağlandığı biliniyor.

 

 

 

…ve Türkiye, olimpiyat oyunlarını almak için ilk kez 2000 yılında aday oldu. Sydney aldı.

2004’te İstanbul ilk turda elendi. Oyunları Roma düzenledi.

2008’de İstanbul 4. olarak yarışa katıldı ama yine boynu bükük ayrıldı.

2012’de İstanbul ilk elemeyi geçti ama son anda yine takıldı ve Londra aldı.

İstanbul 2016 için aday olmadı.

2020 için çok umutlanmıştık. Arjintin’de yapılan oylamaya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dahi gitmişti. Ama sonunda oyunlar Tokyo’ya verildi.

Aynı Barselona’nın inadı gibi İstanbul’un da inatla bu işin üstüne gitmesi gerekiyor. Olimpiyat oyunlarının İstanbul’a verilmesinin, burnunun dibindeki Bursa’ya da büyük katkısı olacağı kesin…

Bu nedenleolimpiyat oyunlarına adaylık konusunda yılmamak gerekiyor.

 

—BEYİN CİMNASTİĞİ—

 

Demokrasi yarışı olimpik

Bizim kulvar paralimpik

Yazıklar olsun reva görenlere

Çağdaşlık bizim için ütopik!