Kentlerde yapılaşmanın planlı olmasını, imar planlarına uyulmasını isteyenler Türkiye’de hep “istemezükçü zihniyet” olarak adlandırıldı. Geçmişte “Gomonist” deniyordu ya… Neyse, deyip geçmeyelim… 1960’lı yıllarda CHP ile AP arasındaki siyasi rekabette kullanılan önemli bir argümandı planlama… Muhalefetteki CHP’nin, Türkiye’nin planlı büyümesi gerektiğine yönelik söylemlerine AP’lilerden gelen yanıt, “Halk plan değil pilav istiyor” şeklinde olmuştur. Bu popülist yaklaşım AP’ye seçim kazandırmıştır ne yazık ki…
Yıl 2014…
Bugün büyükşehirlerin en önemli problemi plansız büyüme… Dolayısıyla son yıllarda şehir planlamacılığı, önemli mesleklerden biri haline geldi.
ÇOK ZOR BİR GÖREV!
Geldi gelmesine de, şehir plancılarının çalışma alanı çoğunlukla kamu… Belediyeler başta olmak üzere valilikler, üniversiteler… Her meslek odası gibi akademik oda statüsündeki şehir plancıları odasına üye olmaları zorunlu…
E tabii ki bu odaya da bir yönetim lazım. Bu yönetimin de, kentlerdeki hatalı ve hukuka aykırı planlamalara karşı sorumluluğunu yerine getirmesi gerek.
Fakat hem belediyede çalışıp, hem de yönetiminde yer aldığın odayı temsilen belediyenin yaptığı hatalı imar planı değişikliklerine karşı tavır alacaksın!
Zor iş!
KARADEMİR BAŞKANLIĞINDA LİSTE
Şehir Plancıları Odası Bursa Şubesi Başkanı Füsun Uyanık, yeniden aday olmayacağını açıkladı. Büyükşehir Belediyesi çalışanlarından Hakan Karademir bir yönetim kurulu listesi yaptı ve bu hafta sonu gerçekleştirilecek seçimlerde aday oldu.
Karademir, Uyanık yönetiminin genel sekreteriydi zaten. Listesine Osmangazi Belediyesi’nden Alev Çetinkaya’yı, Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü’nden Umut Ünsal Göktaş’ı, Gemlik Belediyesi’nden Müge Gürsoy’u, Büyükşehir Belediyesi’nden Ramazan Gülten’i, serbest şehir plancılarından da Cemil Kuzukıran ile Sevilay Çetinkaya’yı aldı.
DEKLARASYON YAYINLADILAR
Bir de deklarasyon yayınladılar. Dediler ki;
“Meslek alanımız ve kentlerimiz tarihi bir dönemeçten geçiyor. Sermaye, kendini yeniden üretebilmek için şehirlerin bütün yapılaşmış alanları ve yapılaşmamış doğal alanları, yani mekanın mümkün olan her parçasını kullanmak istiyor. Kent merkezleri, orada yaşayan ve orayı kullananlara hiç sorulmadan yıkılıp yeniden yapılırken, doğal çevre daha fazla rant sağlamak amacıyla her türlü kullanım için fırsat olarak görülüyor.
Kentlerimizin maruz kaldığı bu sürecin olumsuz sonuçlarını kontrol altına almanın yasal ve teknik bir aracı olan planlama mesleği de artık bir yol ayrımında. Şehirlerin sorunlarını çözmek ve şehirleri herkes için yaşanabilir/kullanılabilir hale getirmek için ortaya çıkan mesleğimiz bir karar vermek zorunda. Ya öğrendiği çoğu şeyi bir kenara bırakıp pasif bir ‘çizimci’ olarak kalacak ya da daha yaşanabilir şehirler oluşturmak için önemli bir rol üstlenecek.
Bizler, bu yol ayrımında, kentlerin geleceğine yönelik bu önemli sorumluluğu alacağımızı açıkça beyan ediyoruz. Paranın verdiği yön ile değil, kamu yararının ve şehircilik ilkelerinin gösterdiği yol ile; rantın değil bilimin ışığında mesleki değerlerimize sahip çıkacağımızı duyuruyoruz.
PLANLAMA AHLAKİ ARAÇ!
Bize göre planlama parası olanın haklı olduğu, küçük hinliklerle plancının da nemalandığı bir meslek değildir. Bize göre planlama, tüm kent topraklarına kamu yararı penceresinden bakmanın ve kentte yaşayanlara eşit ve adaletli yaklaşmanın ahlaki bir aracıdır.”
Hakan Karademir’e sorduk;
“Planları yapan belediyeler, bozan yine belediyeler! Siz de bir belediye çalışasınız. Zor olmayacak mı işiniz?”
İşin zorluğunu bilerek aday olmuş. “Elimizden geldiğince kentin planlı büyümesini sağlamaya çalışacağız. Hem, seçildiğimizde kararları tek başıma almayacağım. Yönetim kurulu alacak.”
Sonuç şu:
Plancılarla pilavcıların savaşı bitmedi, bitmeyecek de!..
—BEYİN CİMNASTİĞİ—
Yanında gezdirme tüccarını, sarrafını
Gösterirler sonra seçmene fotoğrafını
Saflar netleşiyor, seçiyor herkes tarafını
Yazık, halk ödeyecek kavganın masrafını