Bundan birkaç yıl önce… Avrupa Birliği üyeliğine aday bir ülke…
AB’ye uyum sürecinde iktidar partisi tarafından parlamentoya bir yasa tasarısı getiriliyor.
Tasarı, ülkedeki yargıç ve savcıların yeniden seçilmesi (daha doğrusu atanması) ile ilgili…
Tasarıya göre o ülkede, halen görevde olan tüm yargıç ve savcıların, görevlerine devam edebilmek için, o ülkenin yargı konseyine başvurmaları gerekiyor. Tasarı yasalaştığında konsey, başvuruları liyakat (!) esasları çerçevesinde değerlendirerek yeniden atama yapacak.
Konsey ise, 2006 yılında yapılan yeni anayasaya göre belirlenmiştir. 11 üyeden oluşmaktadır. Bunlardan 3’ü yargıtay başkanı, adalet bakanı ve parlamentodan seçilen bir milletvekilidir. Kalan 8 üyenin 6’sı yine parlamento tarafından seçilen yargıç, kalan 2 üye de yine parlamento tarafından seçilmiş bir akademisyen ile bir avukattır.
Tüm yargıç ve savcıların özlük işleri ve atamaları bu konseyin elindedir.
Bahse konu ülkenin parlamentosunda 22 Aralık 2008 tarihinde kabul edilen yasa, o sırada görev yapmakta olan 2 bin 413 yargıç ve bin kadar savcının konsey tarafından yeniden atanmasını emretmektedir.
Yasaya göre yeniden seçilerek görev yapmak isteyen yargıç ve savcılar Haziran 2009 tarihine kadar konseye başvuracaklar, bu tarihe kadar başvurmayanların görevi 31 Aralık 2009 tarihinde kendiliğinden sona erecektir.
Konsey, bir yargıç, bir avukat ve bir akademisyen üyesi henüz seçilmeden, yani anayasanın gerektirdiği şekilde tam oluşmadan ilginç bir karar alır. Karara göre ülkedeki yargıç ve savcı sayısı yüzde 25 oranında azaltılacaktır.
2002-2008 yılları arasında ülkedeki dava sayısı yüzde 54 oranında artmışken, yargıç ve savcı sayısını azaltma kararının bir gerekçesi olmalıdır! Ancak konsey bu konuda hiçbir açıklama yapma gereği duymaz…
Ülkede yargı alanındaki depremin artçı şokları devam etmektedir. 2009 Haziran’ında konsey bu kez, kendi çalışma koşullarını belirleyen bir yönetmelik çıkarır. Yönetmelik, konseyin tamamen gizli gündemle çalışmasını öngörmektedir. Konseye gelen her türlü bilgi ve belge gizli kalacaktır. Ne başkan, ne de üyeler herhangi bir açıklama yapabilecektir.
Konsey hemen arkasından, yargıç ve savcı atamalarında kullanılacak kriterleri belirler. Bunlar, yargıç ve savcının alanındaki uzmanlığı, kapasitesi ve dürüstlüğü olacaktır!
Ülkenin yargıç ve savcıları sırat köprüsüne girmiştir artık… Başvurular yapılır, sonuçları 17 Aralık 2009 tarihinde ilan edilir.
O da ne?
Üçte bir oranındaki, 730 yargıç ile 100 savcı veya savcı yardımcısı görevlerinden alınmış ve aynı anda başka bir kararla 876 yargıç ve 88 savcı yardımcısının üç yıllık deneme süreli ilk atamaları yapılır. Mesleğe yeni alınan savcıların çoğu, belirli bir hukuk formasyonu olmayan devlet memurlarıdır. Yargı konseyi aldığı bu kararları 1 Ocak 2010’da uygulamaya sokmuştur. Ancak bugüne kadar da bu yargıç ve savcıların hiçbirisine neden dürüst olmadığı, kapasitesinin veya uzmanlığının bulunmadığına ilişkin bir açıklama yapılmamıştır.
* * *
Hadi açıklayalım artık…
Bu ülke Sırbistan…
Türkiye’ye mi benziyor?
Yok canım! O sizin hüsnü kuruntunuz?

Not: Alıntı kaynağımız YARSAV Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Mehmet Ruşen Gültekin…
Gültekin’in “Sırbistan’daki Yargı Skandalı ve Yargı Bağımsızlığı Açısından Önemi” başlıklı makalesinin tamamını www.yarsav.org.tr internet sitesinde bulabilirsiniz…

İlgili yazılar:

Bunlara da bakabilirsiniz...

Etiketler:
 

Yorumlayın