Türkiye’de siyaseten ya da ekonomik olarak işler iyi gitmediğinde sorumlu olarak “dış güçler”i gösterir hep komplo teorisyenleri… Doğrusunu söylemek gerekirse benim de yaptığım olur bazen…
Bu teorilerin altı da boş değildir aslında… İddiaları, şüpheleri destekleyen pek çok argüman bulunabilir.
İstihbaratçı Hanefi Avcı da “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabında, “yardımsever müttefik” olarak ABD’yi yere göğe sığdıramamış…
Öcalan’ın ABD eliyle teslim edilmesinin bile iyi niyetle karşılanmadığını savunan Avcı, komplo teorisyenlerine, ABD düşmanlarına soruyor:
“PKK’ya karşı kullanılan en etkin silahlarınız olan kobra helikopterleri, insansız uçaklar, akıllı füzeler, termal kameralar, gece görüş dürbünlerini size kim veriyor?”
Sonra yanıtlıyor:
ABD…
Devam ediyor sonra:
“Bu silahları sağlamadıklarında nelerin olacağını o bölgede çalışan şartları bilen askere sorarak cevap vermek gerekir.”
Ancak, hafızamda şöyle bir fotoğraf var 1980’li yılların sonlarından kalma…
Aynı kare içinde Çekiç Güç bünyesindeki ABD helikopterinden atılan paraşüte bağlanmış silah sandıkları ve altında bekleyen PKK’lılar!
Hanefi Avcı bu fotoğrafı hatırlamıyor olamaz!
Avcı, Amerika ve Avrupa’nın ne kadar masum ve yardımsever olduğunu gösterme çabalarını, şu cümlelerle doruğa çıkarıyor:
“Gerçekten kimin kimi desteklediği, herkesin bakış açısına göre belki farklı görülebilir ama en basit haliyle, yukarıda sayılanlara bakarak, objektif olunduğunda ABD, AB ve diğer tüm aktörlerin Türkiye’yi desteklediği görülebilir.”
Geçmişten bu yana sürdürülen politikalara geniş açıdan bakıldığında, ABD ve koltuk değneği Avrupa’nın, Türkiye ve Ortadoğu politikalarını, “fayda sağlamayacak eşeğin önüne ot koymama” yönünde şekillendirdiği nasıl görülemez?
Dolayısıyla, Avcı’nın “ABD silah vermeseydi, nice olurdu halimiz” söylemi, ABD teslimiyetçiliğinden başka bir şey değil…

AMERİKALILAR GELİYOR

Aslında diplomasiyi de yönlendiren, birinci derecede ekonomik çıkarlar…
Kuyruğu emperyalizmin çarkına kaptırmadan ticaret yapabilmek elinizin ne kadar güçlü olduğuyla ilintili…
Bu ülkenin sanayicisi, üreticisi, kısıtlı olanaklar ölçüsünde üretiyor, satıyor. Müşteriler arasında Amerikalısı da var, Hintlisi de…
Zira ülkeler arasındaki sınır, ticarette ve ekonomik ortaklıklarda geçerli değil…
23 Eylül’de Bursa’ya pek çok Amerikalı işadamı ve yatırımcı gelecek. TABA/AmCham (Türk- Amerikan İşadamları Derneği- Türk Amerikan Ticaret Odası)’nın daveti üzerine 19-26 Eylül tarihleri arasında Türkiye’ye gelecek olan ABD’li heyet İstanbul, Kocaeli, Bursa ve İzmir’de incelemelerde bulunacak.
Organizasyonda, Bursa’nın genç işkadınlarından TABA/AmCham Türkiye Genel Sekreteri Burcu Akdarı’nın büyük emeği var. Akdarı, tam gün Bursa’da bulunacak heyete kentimizi tanıtmak için özel çaba harcıyor. Valilik, Büyükşehir Belediyesi, BTSO ziyaretleri sırasında, Amerikalı işadamı ve sanayicilerle işbirliği olanakları da aranacak.
Son söz olarak şunu söyleyebiliriz:
Uluslararası ticaret ve ortaklıklarda çıkarları korumak mümkündür ama ulusal konularda daha çok hassasiyet gerekiyor. Bu hassasiyeti göstermesi gerekenler de siyaseti ve devleti yönetenlerdir.

İlgili yazılar:

Bunlara da bakabilirsiniz...

Yorumlayın