



Bu köşeyi okumaya tersten başladığınızı biliyorum… Dörtlüğe bakıp da, “İmamın Ordusu” ile ilgili yazdığımı düşünen varsa yanıldı.
“Kör gözüm parmağına” misali, “imamın damarı”na basacak yürek yok bende, peşinen söyleyeyim…
İleri demokrasiden filan bahsetmeyeceğim… Basın özgürlüğü nutukları da atmayacağım.
Hatta “Böylesi, askeri darbe dönemlerinde bile görülmedi” diyenleri yalanlayacak olan, 1980 darbesinin ardından henüz 14 yaşımdayken çekmediğim bir fotoğraf yüzünden 2 gün gözaltında tutulma hikâyemi de tekrarlamayacağım… Hani pek çok kere anlattığım “yırtık postal” hikâyesini…
Ama doğru diyor, “böylesi askeri darbe dönemlerinde bile olmadı” diyenler… Hadi beni, çekmediğim (!) yırtık asker postalı fotoğrafı nedeniyle 2 gün gözaltında tutup salıverdiler. Ahmet Şık’ı n’aptılar, tıkıverdiler cezaevine! Henüz yayınlanmayan kitabını bile imha ettiler!
* * *
Aman neyse canım…
Dedim ya, ben imamın ordusunu eleştirecek, yaptıklarını sorgulayacak kadar cesur değilim… Memleketteki “ileri demokrasi”yi yorumlayacak kapasitem de yok. O nedenle bana ayrılan bu köşecikte kimseyi rahatsız etmeden eşelenip durayım!
* * *
Şöyle ceplerimi bir kurcalayayım hele… Bakalım yazı alanımı dolduracak ne malzeme bulacağım sizler için…
Tamam buldum…
Cepten, bir “cep tiyatrosu” çıktı. Önceki akşam izlemiştim, Kamil Atliman ile Akif Oktay’ın oynadıkları “Bank” isimli oyunu…
Nerde mi?
Korupark yiyecek katının üstünde 45 koltuklu minik bir tiyatro salonu oluşturmuş Kamil Atliman…
İki kişilik uyarlama oyunu keyifle izledim önceki akşam… Kendi sahnelerinde ilk gösterim nedeniyle heyecanlıydı Atliman… “Dilekçe yazmadan, birilerine anahtar nerde diye sormadan, tırnaklarımızla hazırladık bu sahneyi” diyordu.
Yıllarını tiyatroya veren Kamil Atliman’ı bilenler bilir, çocuklara tiyatroyu sevdiren adamdır. Okullarda drama dersleri verir, içine kapanık çocuklara özgüven sağlamaya çaba gösterir… Erişkin amatör tiyatro topluluklarını çalıştırır, sahneye hazırlar.
Çarşamba ve cuma çıkacaklar sahneye… Pazar günleri de çocuk oyunu sahneleyecekler.
O küçücük, sıcacık sahne boş kalmayacak. Akif Oktay da 15 günde bir şiir gecesi yapacak… Televizyon ekranından bilirsiniz Oktay’ı… O’ndan şiir dinlemek başkadır… Şiirdeki coşkuyu, hüznü, kısaca her şeyi yansıtır…
Size de dinlemek düşer…
* * *
Kendinizi, şiire, tiyatroya, sinemaya verin ki, Türkiye’de yaşanan bu sıkıntılı süreci atlatmanız kolay olsun efendim…
Bu aralar en çok akıl sağlığımıza dikkat etmemiz gerekiyor çünkü…