Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grup Sözcüsü Dr. Bülent Aslanhan’ın tespiti yerinde… Bazı mesleklerin sorunları sadece o mesleğin mensuplarını değil, bu ülkede yaşayan herkesi ilgilendirir.

Aslanhan’ın mesleği doktorluktan yola çıkıp kendi ifadesiyle aktarırsak eğer…

Bir hekim sıkışmış ve piyasalaştırılmış bir sağlık ortamında günde 134 hasta bakmak zorunda kalıyorsa, bunun yaratacağı yorgunluk sadece hekimlerin çalışma koşulları ve özlük hakları ile ilgili değildir. Tam aksine böylesine bir durum en çok hizmeti alan hastaları ilgilendirir. Kim kendisini yorgun bir hekimin 97’nci hastası olarak düşünmek ister? Ortaya çıkacak tanı ve tedavi süreçlerine güveni sarsılmaz mı hastanın?”

Gazetecilik mesleğini de doktorluğa benzetmiş ve şu saptamayı yapmış:

Gazetecilik de böyle bir meslektir bence. Gazetecilerin özgür olması, üzerinde herhangi bir gücün baskısını hissetmeden habercilik yapması gazetecilerden çok biz okuyucuların sorunudur. Basın özgürlüğü en çok biz okuyuculara gereklidir.”

Bunları söyledikten sonra, Bursa’daki gazeteci örgütlerini, haksız tutuklamalara, basın özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik uygulamalara tepki vermeye çağırmış Bülent Aslanhan…

…ve eklemiş:

Bu nedenle sadece mesleğine sahip çıkmak adına değil, biz okuyucuları ‘haber alma,özgür haber alma’ hakkını da gözetecek bir yerden Bursa Gazeteciler Cemiyeti ve Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin biz okuyucuları da kapsayacak bir tepkiye davetini bekliyoruz. Bu yazı en başta dediğim gibi, haddini aşmak için değil, ‘pozitif bir kışkırtıcılık’ gibi bir niyet taşımaktadır.”

Aslanhan’ın 4 Mart tarihli iletisiyle yaptığı pozitif kışkırtıcılık işe yaradı. 11 Mart Cuma günü saat 13.00’te Mahfel önünden Atatürk Anıtı’na kadar yürüyeceğiz. Örgüt başkanlarımız da Kent Müzesi önünde ortak bir açıklama yaparak, basın özgürlüğüne darbe vuran gelişmelere tepkileri dile getirecekler.

* * *

Gazeteci örgütleri, başka bir meslek mensubunun iyi niyetli kışkırtmasıyla eylem kararı alıyor. Bir gazeteci olarak bu durumdan hicap duymamız gerek aslında…

…da, öyle değil…

Bugün Türkiye’de gazeteler ekonomik dayanağını sadece ve sadece okurdan alıyor olsaydı, basın mensupları asla korkutulamazdı. Dolayısıyla basın özgürlüğünü de tartışıyor olmazdık.

Kendi adıma ifade edeyim ki, “evet korkuyorum…” Ne yerel gazeteler, ne de yaygın medya… Bugün hangisinde özgürce gazetecilik yapılıyor ki?

Medya patronlarının elleri kolları çeşitli nedenlerle bağlanmışken, sahibi oldukları yayın organlarında özgür yayıncılık yapmaları beklenebilir mi?

Bu medyalarda karın tokluğuna çalışan gazetecilerden nasıl tepki beklenir?

Özetle;

Bu memleketin bütün çivileri yerinden oynamış durumda… Basın özgürlüğü de bunlardan biri… Bu çiviyi sağlamlaştıracak olan, okur gücüdür, yani tiraj… Gerisi hikaye…

İlgili yazılar:

Bunlara da bakabilirsiniz...

Yorumlayın