Şiddetin türü ne olursa olsun desteklemenin dayanağı olamaz elbette…
Ancak…
Özgürlüğün beşiği olması gereken üniversiteler 12 Eylül kalıntısı kışladan medreseye dönüştürülürken, buna verilecek makul(!) tepkinin yankı bulması bugünkü şartlarda mümkün görünmüyor…
Zira Türkiye’de yanlış giden şeylere ses çıkarması gerekenlerin dilleri bir şekilde bağlanmışken, ses çıkarabilecek tek kitle kaldı, o da üniversite gençliği…
Başbakan’ın rektörlerle toplantısı sırasında, YÖK’e ve hükümet uygulamalarına tepkilerini dile getirmek için bir araya gelen öğrencileri polis eliyle coplayıp, biber gazı sıkıp böcek muamelesi yaparak susturma fikir ve eylemi ne kadar doğruysa, öğrencilerin TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’yu yumurta yağmuruna tutması da o kadar doğrudur!
Diyorlar ki yumurtacı üniversite gençliğine, “Dernek kurun, kulüp kurun, tepkinizi konuşarak dile getirin!”
Dinleyen olur mu acaba?
Hadi öğrencileri küçümsediğimizi düşünelim. “Bunlar henüz genç, eğriyi doğruyu ayırmaları mümkün değil” diyelim.
Koca koca kurumların, sivil toplum örgütlerinin kerli ferli yöneticileri, temsilcileri, hükümetin antidemokratik uygulamalarını üsturuplu bir şekilde eleştiriyor, tepkilerini sözle dile getiriyor da çok mu dikkate alınıyor?
Hükümet yine bildiğini okuyor!
Bırakın hükümetin dikkate almasını, “ehlileştirilmiş basın” bile yer veremiyor hükümete yönelik eleştirilere…

* * *

Üniversitelerde yaşanan olaylarla ilgili dün, kendi deyimiyle bir “kıdemli vatandaş”tan sağduyulu bir uyarı geldi.
Bu kıdemli vatandaş, Demokrat Parti Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk…
Partisinin il örgütünü ziyaretinde konuşurken, gündeme ilişkin güzel başlıklar verdi gazetecilere…
Olaylar 12 Eylül öncesini hatırlatmış olmalı ki Cindoruk’a, öğrencilere “Sesinizi yumurtayla duyuramazsınız. Gittiğiniz yol yol değil” diye seslendi.
Hükümete de “Polisle düşünceyi önleyemezsiniz. Bu gençlerin özgürlüklerini kullanmaları için gerekli ortamı hazırlayın” dedi.
“Kıdemli bir vatandaş” olarak söyleyebileceği buydu!

* * *

Torba yasa tasarısını sordum Cindoruk’a…
Yargıçların hukuksuz tutuklamalar karşısındaki tazminat sorumluluğunu ortadan kaldırma girişiminin…
Kamu görevlilerinin görevi kötüye kullanma suçuna verilen cezada indirimin, hukuka uygun olup olmadığını sordum.
“Türkiye’de hukuk var mı?” diye başladı yanıta ve ekledi:
“Bizim hukukta var. Ancak Türk hukukunda 80 yıldır yargıçların tazminat sorumluluğu vardır. Yapılanlarla kuvvetler ayrılığı ilkesi zedelenmiştir.”

İlgili yazılar:

Bunlara da bakabilirsiniz...

Yorumlayın