Evet hak etmiyoruz. İnsan haklarında sınıfta kaldığımız için;
Enflasyon, kişi başına düşen ulusal gelir, işsizlik gibi temel ekonomik sorunları aşamadığımız için;
Kısacası hâlâ demokratikleşemediğimiz için AB üyeliğini hak etmiyoruz.
Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, doğrusu bu.
Aylardır, çocukların bile diline dolanan “Kopenhag Kriterleri”ni, “Ankara Kriterleri”ne dönüştürüp, yasal düzenlemesini yapmak, bununla da kalmayıp uygulamak, AKP hükümetinin birinci hedefi olmalı. Birkaç ay sonra başbakanlık koltuğuna oturacak olan Recep Tayyip Erdoğan bunu söylüyor, muhalefet de destekliyor.
2004 Aralık, demokratikleşme gibi çok uzun zaman gerektiren süreç için geç bir tarih değil.
Henüz sivil bir anayasaya bile sahip değilken, bireyine tüm haklarını sağlayan gelişmiş anayasalarını bir tarafa bırakın, birliğin anayasasını hazırlayan Avrupa ülkelerinin “kendilerini inkarı olur”, Türkiye’ye hemen kucak açmaları.
Türkiye’yi zorlamaları, bu bakıma iyi oluyor aslında.
Kafa değiştirmek, yasa değiştirmekten zor
Kopenhag doruğunda net bir şekilde görüldü ki, adamların dinle ilgileri yok. Yani söylendiği gibi Hıristiyan Kulübü değiller. Tek dertleri, insan haklarının yerli yerine oturması, sağlam bir ekonomi ve elbette medeniyet…
Şundan kuşku yok. AKP iktidarı takvimler 2004 Aralık’a gelmeden, Kopenhag kriterleri doğrultusunda tüm yasal düzenlemeleri yapacak.
Kuşku, uygulama ile ilgili. Kafaları değiştirmek, yasa değiştirmek kadar kolay olmuyor çünkü.
Kopenhag’da yaşananları gece gündüz izlerken, aklımızdan geçen şuydu. İyi ki bu sürece 57. Hükümet döneminde girilmedi.
MHP gibi AB önünde engeller çıkaran, Ecevit gibi Kıbrıs konusunda şahin politikalar üreten siyasi anlayışın olmaması ve bunlarda olmayan bir kararlılığın Kopenhag’da ısrarla anlatılmasıdır şartlı tarihi verdiren. Bu tarih kötü değildir.
Zehirlenme uyarısı
Türkiye başta olmak üzere, birliğe dün katılan 10 ülkede ve diğer adaylarda, AB’ye üyelikle ilgili yüksek beklentiler var. Bu beklentileri, birliğe daha önce üye olan İspanya ve Portekiz’in başarısı, İrlanda’da yaşanan ekonomik mucize körüklüyor, AB’nin cazibesini artırıyor.
Alman Hükümeti’nin resmi yayın organı niteliğindeki Deutschland Magazine, “Boşa çıkmış beklentiler, yeni üye olmuş bir ülkenin siyasi havasını üyeliğin ilk yıllarında zehirleyebilir” uyarısı yapıyor.
Bu bakış açısıyla bize hemen tarih verilmemesi, dolayısıyla tam üyeliğimizin geciktirilmesi, aslında siyasal sağlığımızı korumak açısından önemli.
Yine bu pencereden baktığınızda, mevcut parametrelerle AB üyesi olacak bir Türkiye zehirlenmekten öte, Avrupa’yı zehirleyebilir. Almanya’nın korkusu da, kendi sağlığının bozulması olsa gerek.
Farkımız fark edildi
Yerel gazetelerin farkını hep yazdık, söyledik. Malum, hafta içinde en önemli derdimiz, Kopenhag’dan Türkiye’ye verilecek tarihti. Ne anlama gelirse gelsin, tarih verildi. 13 Aralık günü saatler 01.30’u gösterirken açıklanan bu tarihi, Türkiye’de aynı gün manşetten duyuran tek gazete BURSA hakimiyet oldu.
Bu ayrıcalığı, sadece BURSA hakimiyet okurları yaşadı.