Dünya ekonomileri yüzyılın krizine gebeyken, daha da ötesinde Amerikan’ın batıp batmayacağı tartışılırken; Türkiye’nin dengeleri henüz yerli yerine oturmamış, yellenmeden bile nem kapan ekonomisini diri tutmak, hatta korumak oldukça zor… Üstelik cari açığınız 30, dış ticaret açığınız da 54 milyar doları bulmuşken…

Temelini mal ve hizmet hareketlerinin oluşturduğu ekonomilerin her ne kadar kendi içinde ya da birbirlerine bağımlı dinamikleri varsa da, siyaset kurumundan aldıkları etki de büyük…

Örneğin tüm ekonomiler, ABD’nin borç tavanının artırılması konusundaki son gün olan 2 Ağustos tarihine kilitlenmişti. Oysa Amerikan siyasetini yakından bilenler, muhalefetin Barack Obama’yı son ana kadar kıvrandıracağından emindi. Nitekim son dakikada borç tavanı yükseltildi de Amerika’nın batışı ertelenmiş oldu. Buna rağmen hem Amerikan, hem de diğer ekonomiler için kriz tehdidi henüz ortadan kalkmadı.

Türkiye’de ise siyasal iktidarın her bireyinden ayrı bir değerlendirme geldi. Ekonomiden sorumlu bakanlar kriz uyarısı yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “bu kez teğet bile geçmeyecek” diyerek, piyasalardaki ateşi geçici olarak düşürdü. Çok kısa sürdü ama ateş hala çok yüksek… Havale riski sürüyor!

* * *

Önceki akşam Bursa OSB’nin 50. kuruluş yıldönümü iftarına katılan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün de, beklendiği gibi ekonomiyle ilgili pembe bir tablo ortaya koydu.

Uzun konuşmadan, yeni anayasa yapımıyla ilgili sözlerini not aldım. Yeni anayasanın, demokratik gelişim kadar ekonomik gelişmeyle de yakından ilişkili olduğuna vurgu yaptı Bakan Ergün…

Dedi ki;

“İş dünyasının yeni anayasa sürecinde aktif rol almaları gerektiğine inanıyorum. Önünüzü açmaya, işlerinizi kolaylaştırmaya ve ülkemize daha fazla yatırım kazandırmaya devam edeceğimizi söylemek istiyorum.”

“Anayasa”lar “ben yaptım oldu” denemeyecek metinlerdir. Toplumsal sözleşmelerdir. O yüzden herkesin destek verdiği, temel insan hak ve özgürlüklerini esas alan metin olmalıdır.

Ancak, genel itibariyle siyasal iktidarın tahammülsüzlüğü, hele hele Başbakan’ın “taraf olmayan bitaraf olur” demesi… İşadamı İnan Kıraç’ın sohbet ortamında CHP’nin birinci parti olacağını söylemesi üzerine “İnan Kıraç risk alıyor” demesi, iktidarın “katılımcı demokrasi” söylemini en başından çürütüyor.

Keşke, iktidarın söylemleriyle eylemleri birbirini tutsa… Keşke yeni, çağdaş ve demokratik bir anayasa, tüm kesimlerin katılımıyla yazılabilse…

Sonuç olarak Ergün’ün çağrısı olumlu…

…da, Başbakan ne der acaba? Bir de, seçim öncesi çıkışlarından sonra hangi işadamı risk alır ki? Üstelik önceki akşamki fotoğraf da tam tersini gösterdi. Bursalı sanayici ve işadamlarının pek çoğu, iktidar temsilcilerinin çevresinde adeta pervaneydi!

İlgili yazılar:

Bunlara da bakabilirsiniz...

Yorumlayın