Ramazan gelince hayat durur genellikle… Gündemin her an değiştiği, bir bardak suda fırtınaların koparıldığı Türkiye’de, bu aralar en çok eksikliği hissedilen dinginliğin kutsal ay boyunca -geçici de olsa- sağlanması mümkündü belki, ama olmayacak gibi…
Huzur ve hoşgörü ayını, referandum gerilimi ve terörün şiddetiyle geçireceğiz besbelli…

* * *

Şu an bir foto muhabiri olsam ve şefim bir görev verse bana:
“İhsan, git bana ramazan ayının insanlara verdiği huzurun fotoğrafını çek getir!”

Abidin Dino “mutluluğun resmi”ni yapabildiyse, ben “huzurun fotoğrafı”nı neden çekemeyeyim?
Alırım elime makinemi, giderim bir cami bahçesine…
Eski taş yapı camiler ve avluları serin olur genellikle… Yaz sıcağında, namaz saati takip etmenin dışında zamanla derdi olmayan yaşlılarımız ve hatta işsizler için en güzel dinlenme mekanıdır camiler… Bazıları için de ücretsiz otel!
İşte böyle bir manzarada küçük bir detaya odaklanırım. Gölgeye uzanmış, çıplak ayak parmaklarının arasını kaşıyan ele!
Öyle bir kadraj yapmalı ki, elin sahibi görünmemeli… Tarifini yaptığım detayın arkasında da cami olduğunu gösterecek flu bir fon olmalı…
Nasıl fotoğraf ama?

* * *

Estetik zevkine güvendiğim bir arkadaşım, geçenlerde elime internet çıktısı bir fotoğraf uzattı.
Bir Avrupa kenti olduğu sokaktaki binaların mimarisinden belli olan fotoğrafa dikkatli bakmamı istedi. Özellikle de sokağa döşenen taşlara…
Trafiğe kapalı bir sokak olmadığı park etmiş araçlardan belli… Çok güzeldi.
Arkadaşım ekledi:
“Bursa’mızın sokakları neden böyle olmasın?”
Arkadaşım, özellikle tarihi yapıların korunması konusunda çok hassastır. Orhan Camisi’nin avlusundan eski taşların sökülüp yerine dere taşı döşenmesi ve derzlerinin betonla doldurulmasının yarattığı çirkinlikten bahsetti. “Bir ara yazarsan sevinirim” demişti epey önce… Bugüne kısmetmiş. Yazmadan önce arayıp konuştum. Bir koşu gidip baktı, “değişiklik olmuş mu” diye…
Olmamış ve Orhan Camii’nin mistik havası gitmiş!
Bir tesellisi var. Ulucami’de halen devam eden restorasyon kapsamında kullanılan malzemenin diğerine göre daha iyi olması…

* * *

Kent estetiği dedik de, Altıparmak’taki Kaymakamlık binasının önü nasıl güzel oldu farkında mısınız?
Dışarıda sadece bahçe duvarı yıkıldı ve zemin yenilemesi yapıldı. Sanırsınız ki eski akademi binası tümden ortadan kaldırıldı!
Küçücük bir değişiklik nasıl da ferahlatıyor ortamı!
Bu arada, yıllar önce Haşim İşcan Caddesi’nin girişindeki Sülüki Camisi’nin yeri değiştirilmişti de cadde nasıl ferahlamıştı hatırlarsınız…
Şu aralar da, Çatalfırın’daki Şahabettin Paşa Camisi’nin çatısı kaldırılıyor. “Caddedeki daralmayı gidermek için, sökülerek biraz kaydırılacak mı acaba” diye düşündüm, değilmiş. Vakıflar Bölge Müdürlüğü onarım yapıyormuş…

İlgili yazılar:

Bunlara da bakabilirsiniz...

Etiketler:
 

Yorumlayın