


Özgürlükle güvenlik arasındaki bıçak sırtı denge… İşte bütün mesele bu… Birinden biri ağır bastığında ortaya çıkabilecekler malum… İnterneti ele alalım mesela… Herhangi bir kısıtlama olmadığında, -kopillere etki etmez de- internetin bizimkiler gibi fanusta yaşayan çocuklara verebileceği zarar konusunda kimseyle farklı düşünmediğimiz kanısındayım.
Peki, internetin zararlarından ötürü hükümetleri sorumlu tutabilir miyiz?
Asla…
Bu durumda çocuğu korumak kime düşüyor:
Aileye elbette…
O yüzden hükümet “güvenli internet” mavrasına sığınarak sansüre sarılmaktan vazgeçmeli…
22 Ağustos itibariyle devlet, internet kullanıcılarının hangi sitelere girebileceğine karar verecek. İnternet hizmeti, çocuk, aile, standart adı altında, kriterleri bilinmeyen filtreleme paketleriyle satılacak.
Örneğin çocukları cinsel içerikli sitelerden korumak için filtreye yazılacak kelimelerin en başında “seks” gelecek muhakkak…
Peki, içinde seks kelimesi geçen yazılarımın yayınlandığı www.meydangazetesi.com.tr ya da www.ihsanboluk.com.tr siteleri de yasaklı hale gelmeyecek mi?
Yazıda bahsettiğim “seks” de olabilir…
…de, “seksen” diyeceğim mesela, daha “seks”i görür görmez www.ihsanboluk.com.tr’ye geçit vermeyecek filtre…
Google’da mesela “portakal”ın vitamin içeriğini araştırmak istediğimde, sistem daha ilk üç harften şüphelenecek ve porno aradığımı düşünerek hiçbir şeyi görmeme izin vermeyecek.
Yok, yok! Olmaz böyle…
Yıllarca Youtube’un mahkeme kararıyla kapalı tutulmasının utancını yaşamış bir ülkenin vatandaşları için 22 Ağustos yerin dibine girme zamanıdır.
Hem o tarihten itibaren, Youtube yasağının arkasına dolandığımız gibi farklı DNS numarası da yutmayacak yeni düzen… Denemeye kalkan da suç işlemiş olacak. Ona göre…
Şimdi verelim sloganı ve kapatalım konuyu:
Burası AK-Türkiye oğlum!