Nilüfer Çayı’nın “Alman Kanalı” ayrımından itibaren doğudaki Afet Merkezi’ne kadar olan yaklaşık 2-3 kilometrelik güzergahı, Bursa Büyükşehir Belediyesi önceki başkanı merhum Hikmet Şahin döneminde yürüyüş yolu ve park olarak düzenlenmişti. Merhum Şahin’e sormuştum “Nilüfer Çayı’nın taşkın sahasına onca para harcamak riskli değil mi? Yoğun yağışlardan sonra baraj kapaklarının açılmasıyla bunca düzenleme sürüklenip gitmez mi?” diye..

Sorumu, soruyla yanıtlamıştı;

“Deprem olacak diye ev yapmayacak mıyız?”

Zaman zaman o güzergahtan geçerken görüyorum ki, düzenlemenin bazı bölümleri çayın taşan suları nedeniyle bozulmuş. Bozuluyor da..

Gerçi Nilüfer Barajı’nın devreye alınmasıyla, Uludağ’dan inen suların büyük bölümü depolanabiliyor ama bahse konu risk her zaman var.

* * *

Bursa’nın içme suyunun depolandığı Nilüfer ve Doğancı barajlarından Doburca’daki arıtma tesislerine gelen su, buradan şebekeye veriliyor. Doburca’nın rakımı nedeniyle su yüksekten düşüyor. Bu durum, enerji üretimi fikrini doğurdu. Oldukça makul ve bir kaynağı en verimli bir şekilde kullanmak adına alınmış önemli bir karar.

BUSKİ, saatte 500 kilovat elektrik enerjisi üretecek hidroelektrik santralinin ihalesini yaptı. İhaleyi, 2,6 milyon lirayla TEMSAN kazandı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı iştiraki olan Türkiye Elektromekanik Sanayi Genel Müdürlüğü (TEMSAN), sonucun Kamu İhale Kurumu tarafından onaylanmasının ardından işe başlayacak.

500 kwh elektrik, kentli tüketim endeksiyle (bu bizzat benim son elektrik faturama yansıyan rakamlar) kabaca hesap ettiğimizde, 400-500 hanenin bir günlük enerji ihtiyacını karşılayacak bir üretim..

Ancak, Nilüfer Vadisi rekreasyon projesi için taşıdığımız kaygıya benzer, ama bu kez doğrudan insan sağlığını etkilemesi muhtemel bir riskin endişesini yaşıyoruz.

Doburca’dan saniyede 2 metreküp içme suyu boru içinde 30 metre yüksekten düşecek ve HES’e girecek. Burada tribünün kanatlarına çarpacak. Kanatlara bağlı mil jeneratörü çalıştıracak.

Ancak kaygı şu; Bu milin sağlıklı çalışması için yağlanıyor olması.. İşte bu yağın içme suyuna karışma riski!

Eğer, yağlama gerektirmeyen bir sistem kurulursa sorun yok. Acaba ihale şartnamesinde bu konuya değinildi mi?

Başkan Altepe’ye sorarsak bu soruyu “Suya birazcık yağ karışma ihtimali var diye elektrik üretmekten vaz mı geçelim?” sorusuyla karşılık vermez sanırız!

 

—DÖRT DÖRTLÜK—

 

Kirletme memleketin suyunu
Varsa kirleten bozalım oyunu
Torunlarını düşünmüyorsan
Kazma bile bile kendi kuyunu

“İyi tasarlanmış yaşanabilir mekanlar, verimliliği artırır, insanlara kimlik verir ve onları mutlu kılar. Yaşanan sağlıksız ve hukuk dışı kentleşme sürecinden ülkemiz mimarlığının da etkilendiği yadsınamaz. Yapılaşma büyük ölçüde mimarlık katkısı olmadan gerçekleşmiş, mimarlık hizmeti bürokratik bir formaliteye indirgenmiş, nitelik kaybetmiş ve nitelikli mimarlık örneklerinin birçoğu da bu ortamda yitip gitmiştir. Oysa bugün mimarlık yapıtlarının da geleceğin mirasını oluşturacağı açıktır.”

* * *

Eski Sovyetler Birliği ve Avrupa şehirlerini gözünüzün önüne getirin şimdi. Moskova’yı, Prag’ı, Budapeşte’yi, Viyana’yı, Paris’i, Berlin’i..

Ve şimdi de İstanbul’u, Bursa’yı..

Mimari zenginlik açısından İstanbul ve Bursa’nın saydığımız Kuzey Avrupa şehirleri kadar zengin olduğunu söyleyebilir miyiz?

Elbette.. Osmanlı’nın mimari mirasıyla ne kadar övünsek az..

Kentlerimizin bugünkü durumunu, Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nin “Mimarlık Haftası” kapsamında dile getirdiği görüş doğrultusunda ele aldığımızda da, yarına miras olarak bırakacağımız beton çöplüğünden başka bir şey olmayacak!

* * *

Hakkını teslim edelim ki, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin tarihi mirasa karşı duyarlılığı oldukça yüksek. Çabası sayesinde yıkılmaya yüz tutmuş pek çok tarihi eser ayağa kaldırıldı, günlük yaşama kazandırıldı.

Biraz abartıldı, “gıcır gıcır tarihi eserler yaratıldı” ama olsun..

Bu çerçevede Büyükşehir Belediyesi, 14 Eylül 2010 tarihinde Mimarlar ve Şehir Plancıları odaları ile protokol imzalayarak, tarihi Reyhan Mahallesi ile Hanlar Bölgesi’ni özgün yapısını ortaya çıkaracak çalışmaların adımı atıldı.

İki yıl önceki protokol imza törenindeydim. Geçenlerde Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Nizamettin Kaya ile bir araya gelince protokolün gereğinin yerine getirilip getirilmediğini sordum. Protokolün işlevsiz olduğunu, toplantılara da çağrılmadıklarını aktardı.

Belediyeye sordum; Dediler ki, “protokol işlevsel..”

“Odalarla bir dizi toplantı düzenlenmiş, alanda yürütülmekte olan güncel projeler tartışılmış, fikir alışverişinde bulunulmuş olup; o süreçte mimar Massimiliano Fuksas’a fikir amaçlı hazırlatılan konsept proje meslek odalarına sunulan ve üstünde konuşulan projelerden biridir.”

Ayrıca Hanlar Bölgesi’nin bir parçası olan Orhangazi Meydanı ve yakın çevresinin yeniden ele alınmasına yönelik olarak belediye tarafından kentsel tasarım proje yarışması düzenlenmiş, gerek Mimarlar Odası gerekse de Şehir Plancıları Odası’ndan yetkililer yarışma jürisinde görev almış..

* * *

İki yıl geçmiş protokolün üzerinden.. Gözle görünen bir şey var mı derseniz, bu yazı olmadığını anlatıyor zaten.. Reyhan, Hanlar Bölgesi, Kapalıçarşı arapsaçı!

—DÖRT DÖRTLÜK—

Eskidendi evler cumbalı
Çalışmalı başkan hummalı
Müteahhitlere iş verirken
Götürmeye izin vermemeli malı

2. Uluslararası Bursa Fotoğraf Festivali 15-21 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Bursa’da var olan tarih ve doğa ile sanatı kaynaştırmak amacındaki festivalin bu yılki programını dün Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, ana sponsor Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın meclis başkanı İlhan Parseker, festivalin fikir babası Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi Üyesi Dr. Ceyhun İrgil, Bursa Fotoğraf Sanatı Derneği Başkanı Utku Kaynar ile Bursa Kent Konseyi Başkanı Semih Pala anlattı.

Altepe’nin sözüyle festivalle amaçlanan, “Bursa’yı Avrupa ve Ortadoğu’nun fotoğraf başkenti yapmak.”

Festivalin bu yılki teması “İnsanlığın İzleri” başlığını taşıyor. Festival kapsamında 50 dolayında yabancı konuk ağırlanacak, dünyanın her yerinden ziyaretçiler gelecek. 17 farklı mekanda toplam bin 480 fotoğrafın yer alacağı sergiler açılacak ve Bursa’nın her yeri neredeyse sergi salonuna dönecek.

Uluslararası yarışma birincisine 7 bin euro, ulusal yarışma birincisine de 7 bin lira para ödülü verilecek.

En görkemli program ise 15 Eylül Cumartesi günü Cumhuriyet Caddesi’ndeki festival yürüyüşü..

 

Tanıtım için önemli

 

Bursa’nın tanıtımı için büyük önem taşıyan bu organizasyonun önemine en iyi vurguyu, verdiği örneklerle Bursa Fotoğraf Sanatı Derneği (BUFSAD) Başkanı Utku Kaynar yaptı. En çarpıcı örnek de Cannes’ın, Fransa’da küçük bir yer olmasına rağmen dünyada film festivaliyle tanınıyor olmasıydı.

“Bursa pek çok tarihi ve turistik değere sahipti ama bir Safranbolu kadar turist gelmiyordu. Tanıtım yetersizdi.”

Bu da festivalin fikir babası Dr. Ceyhun İrgil’in görüşü. Kısaca, “Bursa’nın turiste ihtiyacı var” diyor Dr. İrgil..

 

Hayatımızın parçası

 

“Bir tek fotoğraf karesi ulusal ve küresel hafıza yaratıyor.”

Doğrusu, BTSO Meclis Başkanı İlhan Parseker’in bu tanımlaması da fotoğrafın ne olduğunu anlatmaya yetti. Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden astronot Neil Armstrong’un Ay’daki yürüyüşü, Vietnam’da napalm bombardımanından kaçan çıplak kız çocuğu, Afgan kızı, Atatürk’ün Kocatepe’deki duruşu hafızalara kazınmış fotoğraf kareleriydi.

Parseker’in deyimiyle fotoğraf, iki yüz yıldır hayatımızdaydı ve ayrılmaz bir parçamız.. Bir daha asla yaşanamayacak anları ölümsüzleştiriyor.

Bu nedenle 2. Uluslararası Bursa Fotoğraf Festivali, Bursa kentini dünyaya tanıtarak gelecek yüzyıllara taşıyacak önemli bir araç…

Organizasyonda katkısı olan herkese Bursa adına teşekkürler..
—DÖRT DÖRTLÜK—
Vatan için kanıyla yaptı ahit
Kalleş kurşunla oldu şehit
Daha yirmisindeydi Mehmet
Artık en yücelerde olun şahit

CHP Bursa İl Örgütü’nün bayramlaşma töreninde, Bursa Milletvekili Turhan Tayan, bir konuya dikkatimi çekti. Büyükşehir Belediyesi, Mudanya Yolu’nu yaptı ama metrobüs için alan bırakmadı! Aynı gün bayram ziyareti için Mudanya’ya giderken baktım ki tespitte sorun yok. Haliyle metrobüse yol yok!

Tayan’ın konuyu aktardığı gün, Olay’da Ahmet Emin Yılmaz yazdı, Büyükşehir Belediyesi ile Karayolları arasında metrobüs hattı nedeniyle anlaşmazlık yaşandığını..

Neymiş mesele?

Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, inşaat başlarken yolun ortasının metrobüs hattı olarak kullanılacağını söylemiş. Oysa Karayolları, projelendirmeyi yaparken bunu dikkate almamış!

Dahası Karayolları, İstanbul’a denizyolu trafiğinden ötürü Güzelyalı-Mudanya’nın popülaritesinin ve dolayısıyla motorlu araç trafiğinin artması nedeniyle metrobüs hattı ayırmaktan yana değilmiş!

Metrobüs için çözüm olarak da Bursa-Mudanya eski yolunu göstermiş Karayolları!

Koordinasyonsuzluğun bedelini kim ödeyecek?

Ortaya çıkan bu soruna bir teşhis koyalım önce. Nedir? İki kurum arasında anlaşmazlık, koordinasyonsuzluk!

Peki, orta ya da uzun vadede Bursa-Mudanya arasında metrobüs ya da raylı sistem gereksinimi zorunlu hale gelmeyecek mi? Elbette gelecek hatta şimdiden zorunlu diyebiliriz.

Bir yıla kalmadan bu zarureti gidermeye çalışınca ne yapılacak peki? Karayolları’nın önerdiği gibi dik ve keskin virajlı eski yol mu metrobüs hattına dönüştürülecek?

Mümkün belki ama maliyetin 5’e, hatta 10’a katlanması işten bile değil! Hiç akıl karı değil..

Göreceğiz ki, çok kısa süre sonra Mudanya Yolu’nda yeniden bir çalışma başlayacak. Yeni yapılan yol bozulacak ve metrobüse hat açılacak.

Ortaya çıkacak fazladan bedel, Karayolları yöneticileri ya da Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin cebinden mi çıkacak?

Elbette senin benim cebimden!

Geçmişte yerelde başka, genelde başka siyasi parti iktidarları nedeniyle yaşanan uyumsuzluklar çok kayıplar yaşattı bu ülkeye.. Oysa 10 yıldır tek parti iktidarı varken yerel ve genel kurumlar arasında uyumsuzluk olmasını anlamak mümkün değil.

İleride halka ağır bedeller ödetecek bu uyumsuzluk da, yöneticilerin basiretsizliğinden başka bir şey değildir.
—DÖRT DÖRTLÜK—

Demokrasi yarışı olimpik
Bizim kulvar paralimpik
Yazıklar olsun reva görenlere
Çağdaşlık bizim için ütopik!

3 / 8« İlk...2345...Son »