seçim sandığıBulgaristan milletvekili genel seçimiyle ilgili Bursa’da yaşanan gerilimi bir ay önce, Mestanlılar Derneği’nin geleneksel yemeğinde görüp şöyle yazmıştık: “Aslında gerilimin nedeni, 12 Mayıs’ta Bulgaristan’da yapılacak milletvekili seçimleri öncesi ülkedeki Türk oylarının bölünmesi.. Ankara, HÖH lideri Ahmet Doğan’dan hoşnut değil. Kasım Dal desteklenerek yeni hareket yaratıldı, parti kuruldu. Ankara’nın HÖH ile ilgili gerekçeleri haklı olabilir ancak yeni partiyi erken seçime yetiştirmek de pek kolay görünmüyor. Haliyle Bulgaristan’daki Türk oylarının yönünü bir bakıma Ankara belirleyecek.”

TOPLANTI ÜSTÜNE TOPLANTI

Son zamanlarda toplantı üstüne toplantı yapılıyor. Hükümet, Bursa’daki göçmen oylarını çekip çevirecek sivil toplum örgütlerine, Kasım Dal’ın genel başkanı olduğu Hürriyet ve Şeref Halk Partisi’ni desteklemeleri konusunda telkinlerde bulunuyor.

En büyük ve en etkili göçmen sivil toplum örgütü, bu toplantılardan en önemlisinde genel başkan düzeyinde temsil edilmedi. Balgöç Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özkan’ın gerekçesi, programlı ameliyatlarının olması.. Oysa Özkan, bir ay önceki yazımıza konu olan Mestanlılar Derneği yemeğinde yaptığı konuşmada, 9 şubesiyle Balgöç ve Eğridere, Cebel, Mestanlı, Koşukavak, Killi, Filibe, Osmanpazarı, Yenimahalle ve Kuzey Bulgaristan Türkleri derneklerinin Hak ve Özgürlükler Hareketi’nden yana olduğunu deklare etmişti.

Prof. Özkan ile dün konuştuğumuzda söylediği şuydu:

“Bizim görevimiz, Bulgaristan seçimlerinde oy kullanma hakkı olanların usulüne uygun dilekçe vererek oy kullanmalarını sağlamaktı. Balgöç şubeleri ve yöre dernekleri aracılığıyla Bursa’dan 27 bin dilekçe ulaştı Bulgaristan Konsolosluğu’na. Bizim görevimiz bitti. Ben Yüksel Özkan olarak şu ya da bu partiyi destekliyoruz diyemem. Ancak tabanın desteğinin hangi partiye olduğu yüzde 95 oranında bellidir. 7 Nisan’da yapılan toplantıdan tek ses çıkmıştır.”

İTTİFAK UĞRAŞI BOŞUNA

Bursa’da göçmen oylarını Hürriyet ve Şeref Halk Partisi’ne yönlendirmeye çalışan iktidar partisinin milletvekil Mustafa Öztürk ile de konuştuk. Öztürk, dernek temsilcilerine, “Türkiye’nin menfaatine uygun olanı anlattıklarını” söylüyor ve ekliyor:

“Oradaki soydaşlarımıza yeni umut olacak, Türkiye ve Bulgaristan Hükümeti ile işbirliğini artıracak bir yapı istiyoruz. Birleşilsin, seçim ittifakı yapılsın diye çok uğraştık ama olmadı.”

Özetle;

Ortalık toz duman.. Duyuyoruz ki, gelişmelerden Başbakan Erdoğan da çok rahatsız. HÖH’ten hoşnut olmadığı halde dayatma var diye seçmenin çoğunluğunun dayatılanı tercih etmeyeceği de toplumsal bir gerçek..

Bakalım iktidarın “Ankara ‘Dal’oylaması” şarkısı, Bulgaristan vatandaşı Türkleri ne kadar etkileyecek?

 

—DÖRT DÖRTLÜK—

Getirin sandıkcığı, oy kullancez be a!
Kullanılsın da, unutulmasın asıl tebaa
“Yok öyle, yok böyle” derken
12 Mayıs’ta oylar olmasın heba

Toplumları bir arada tutan değerler var. Dil, din, bayrak en yüceleri elbette.. Bu değerler, “toplumun çimentosu” olarak da tanımlanabiliyor. Hemşericilik de bunlardan biri. Önceki akşam Bursa Eğridereliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin geleneksel gecesine davetliydik. Başkan Ahmet Kahraman’ın ısrarına dayanamadık. Daha önce bir davetlerine daha katılmıştım. Bir adıyla Eğridere, diğer adıyla Ardino’da bulunan tarihi Şeytan Köprüsü gibi yapılmış pasta kesiyorlar bu geleneksel gecede..

Şeytan Köprüsü pastayı gördük, davete katılan politikacıların yaptıkları konuşmaları dinledik ve şöyle bir çıkarımda bulunduk..

* * *

İnsanları bir arada tuttuğunu varsaydığımız dil, din, bayrak gibi değerlerin tıpkı çimento gibi sonradan türetilen materyaller olduğunu düşünürsek, bu değerlerin günümüzde hala toplumları çatıştırdığını görüyoruz.

Ardino’daki Şeytan Köprüsü’nün tarihini incelediğinizde, yapımında çimento ve harç kullanılmadığını bilmek, fakat yapıldığı 15. yüzyıl başlarından buyana hala ayakta kaldığını görüyor olmak “vay be” dedirtiyor insana..

İşte can alıcı nokta burası.. Toplumları bir arada tutmak için ille de çimento gerekmiyor. Şeytan Köprüsü’nde temel malzeme sadece doğanın verdiği taş ise, toplumları bir arada tutacak değer de sadece ve sadece insan doğallığı olmalı!

Fakat köprüyü vücuda getirmek için taşlar nasıl yontulduysa, her insan da kendini yontacak, ödün verecek ki, çimentoya gerek kalmaksızın huzur inşa edilebilsin..

* * *

Yemeğin içinden saç teli, pilavdan taş çıkarır gibi, bir hemşeri derneğinin yemeğinden böylesi bir sonuç çıkarmak da neyin nesi?

Bal-Göç Başkanı Dr. Yüksel Özkan çıktı kürsüye, “Bulgaristan’daki HÖH’nin BDP’ye benzetilmesi bizi rencide ediyor. Herkes haddini bilecek. Tepkisiz kalamayız. Gerekirse bu tepkimizi meydanlara taşırız” dedi.

MHP Bursa Milletvekili Necati Özensoy da “Balkanlardan göçün nedeni Türk kimliğini kaybetmemek içindir. Hiç kimse elimizden kimliğimizi almaya kalkışmasın” diyerek kükredi.

İkisine de diyecek bir şey yok. Haklılar..

..da..

Dediğimiz gibi, dil, din, ırk, bayrak belki bir toplumun çimentosu oluyor ama insanlığın çimentosu olamıyor ne yazık ki!

* * *

..ve tabii hem o gecedeki konuşmalara, hem de bizim yazımıza son noktayı koyacak olan cümle, eski başbakan yardımcılarından Ertuğrul Yalçınbayır’a ait..

“Bursa’da bir Saltanat Kapısı var. Hisar Kapı’dan çıktığınızda da Pınarbaşı Mezarlığı var karşınızda. Saltanat özlemi içinde olanlara hatırlatırım!”

 

—DÖRT DÖRTLÜK—

 

Amaçlanıyorsa insanlığın huzuru
Aramayalım birbirimizde kusuru
Bana ne dememeli hiçbir kimse
Aklı varsa, herkesin olmalı umuru