“Bir il başkanı, biat kült rü bitmiştir diye bir şey söyler mi?” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in sorusu bu… Kim için söylemiş? Partisinin Bursa İl Başkanı Sedat Yalçın için… AKP’de Bursa il örgütü uzun süredir sıcak aslında… İl Başkanı Sedat Yalçın’ın gidişi, sonra tekrar gelişi, Bakan Faruk Çelik ile yıldızlarının barışmamasının sonucuydu. Yalçın’ın, doğrudan Başbakan Erdoğan’ın tercihi olması, Çelik’in taban gücünün gereğini yerine getirmek adına Cafer Yıldız’da direnmesiyle doğan kriz, AKP Bursa örgütünde “Nagip Vardar ara formülü”yle bir süreliğine askıya alınmıştı.
Her ne kadar birbirlerinin rakipleri değilseler de, Çelik-Yalçın çekişmesi, Nagip Vardar’ın görevden alınıp yeniden Sedat Yalçın’ın atanmasıyla yeniden başladı. Bu sırada araya milletvekili genel seçimleri girdi. Faruk Çelik’in aday olarak “Urfa’ya tayini”, sorunun kökten çözüleceği havası yarattı…
İkinci adam Bülent Arınç “Bursa nöbeti”ne gönderilmişti. Her açıdan Faruk Çelik’in gücünü kıracak bir isimdi. Oysa Çelik’in direnci, Bursa’daki taban gücü, o havanın kısa sürede dağılmasına neden oldu. “Çelik” kırılmasa da, zarar gördü. Bu zararın derecesi elbette kongrede ortaya çıkacak.
* * *
Şimdi Çelik soruyor ya; “Bir il başkanı biat kültürü bitmiştir diye bir şey söyler mi?”
Evet, egemenlik el değiştirdiyse söyleyebilir. Nitekim AKP’nin 10-11 yılda oluşan kültürü, -ki sadece partinin organları değil, tüm sivil ve kamu kurumlarına nüfuz etmiştir- biat esaslı yaşanıyor ve yaşatılıyor zaten… Siz bakmayın Sedat Yalçın’ın “biat kültürü bitmiştir” dediğine…
Hem bakın nasıl köpürüyorsunuz, size biat edip ta Urfalara kadar peşinizden koşan partililerin sorguya çekilmesine… Siyasetin kitabını yazmış birisiniz. Size biat edenlere yapılanları parti tabanınıza ve kamuoyuna anlatıp, mağdur rolüyle prim yapmak da bir politik manevradır belki ama şikayet etmeye hakkınız olmadığınızı bilmeniz gerek… Nitekim siyasette kurallar da, silahlar da iki taraf için aynı… Kişilik haklarına saldırılması başka bir şey tabii ki… O durumda da adli merciler devreye sokulur, sorun hukuk yoluyla çözülür.
* * *
Bir de şu tarafından bakmak gerek konuya… Aslında AKP’de biat kültürünü bitiren bizzat Faruk Çelik’in kendisidir. Zira kendisine biat edenlerin desteğiyle “yüce güç” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Sedat Yalçın ısrarı”na karşı duruş sergilemesi şaşılacak durumdur aslında… Üstelik karşısına Bülent Arınç gibi bir ismin konmasına rağmen yıkılmaması, gücünün boyutunu göstermektedir.
* * *
Şimdi Faruk Çelik’in taban gücü var diye, il başkanının da kendisine biat eden birisinin olmasını kabullenmemeli partililer… Daha doğrusu onun ya da bunun adamı diye ayrım yapmadan, il başkan adayında liyakat aramalılar… Temsil gücüne, iş görme yeteneğine bakmalılar… Kimsenin egemenliği altına girmeden, özgür iradeleriyle… Dillerinden düşürmedikleri “ileri demokrasi”nin gereğini yerine getirmek için…
Ne bu şimdi? Devlet Bakanı Faruk Çelik ve Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin, Bursa’nın sorunlarını konuşacağız iddiasıyla hiç ilgisiz sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini bir araya toplayarak nutuk çekmeleri takiye değil de nedir? Böyle bir kalabalıkta Bursa’nın hangi sorununu çözeceksiniz?
Akademik meslek odalarının her biriyle ayrı ayrı toplantı yapılsa, saatler sürer Bursa’ya ilişkin sorunların tespit edilip ardından teşhis konulması…
Hal böyleyken sen aynı toplantıya hem akademik, hem de esnaf meslek odalarını, üstüne üstlük Gülbahçe Talebe Yurdu’nu, Kitap ve Hikmeti Sevenler Derneği’ni, Keles Dedeler Köyü Yardımlaşma Derneği’ni davet et!
Hadi ettin de, Bursa’da 3 bin küsur dernek varken, davet edeceklerini nasıl belirledin?
Hangi kriteri esas aldın?
Üye sayısını mı?
Neyi?
Davet listesine bakıldığında görülüyor ki, akademik ve esnaf meslek odalarının dışındaki sivil toplum örgütlerinin çoğunluğu, dinci örgütlenmeler…
Zafer Hayra Hizmet Vakfı, Üftade Kuran Kursu Derneği, İsmail Hakkı Bursevi Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, Emirsultan Kuran Kursu Derneği, İmam Hatip Mezunları Derneği, Ensar Vakfı, vb.
Anlayacağınız, AKP iktidarını besleyen yapılanmalar…
Devlet Bakanı Faruk Çelik’in, bu toplantıları “vefa toplantısı” diye adlandırması boşuna değilmiş, onu gördük önceki akşam Almira Otel’deki yemekte…
Bu yemekli toplantı, Devlet Bakanlığı ile Büyükşehir Belediyesi’nin sivil toplum örgütleriyle yemeği idiyse eğer, AKP il yönetiminin tamamının orada olmasının anlamı neydi?
Anlamını bulamadığımız bir başka soru da şuydu:
“İşlevini tartışsak da, kağıt üzerinde Bursa’daki sivil toplum örgütlenmelerinin çatısı durumundaki Kent Konseyi’nin başkanı Semih Pala bu toplantıda niye yoktu?”
Kendisine sorduk, “Davet almadım!” dedi.
Bu yanıtı veren Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin danışmanı olan Pala, bir yanlışlık yaptığımız sanılmasın…
Neyse…
Gecenin sunumunu Cafer Yıldız yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanı danışmanı sıfatıyla… Yıldız, “Bakan Çelik’in il başkanı” hala biliyorsunuz…
Bu arada gerçek il başkanı Nagip Vardar da, “onur konuğu” olarak protokol masasında oturuyordu.
Uludağ’ı sahiplenme konusunda Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ile rekabet halinde olan Vali Şahabettin Harput’un partililerle yarışırcasına “müjde verme telaşı” dikkat çekiciydi. Harput’un son müjdesi, Bursa Ovası’nda bulduğu termal suyu Uludağ’a pompalayıp, oradaki tesislere kullandırmaktı!
Proje mi, proje!
Uygulanabilirliğini sonra tartışırız…
…da, neresinden tutsak bilmem?
Kent açısından bir yararı oldu mu peki bu toplantının?
Bilinmez ama pek çok kişiye özel yarar sağladığı kesin! Örneğin ilk seçimlerde AKP’den adaylık düşleyenler adeta podyuma çıktı… Hem endam, hem belagatlarıyla…
Biz gazeteciler açısından da çok verimliydi toplantı… Yazmakla bitmeyecek malzeme çıktı…