İzmirlidir ama bir Bursalı’dan daha çok Bursa sevdalısıdır. Tıp eğitimini Bursa’da aldı, meslek kariyerine Bursa’da başladı, Bursa’da doruğa ulaştırdı. Meme kanseri konusunda uzmanlaştı. Uzun yıllar kamuda görev yaptıktan sonra kendi kliniğini kurdu. Bu klinikle meme kanserinde Avrupa’nın çözüm ortağı oldu.

Zamanı elverdiği sürece çağrıldığı her konferansa gitti. Kadınları meme kanseri konusunda aydınlattı. Farkındalık yarattı.. Hem de bilimsel dille değil.. En cahil kadının bile anlayabileceği dilden..

Durmadan, usanmadan çalıştı. Mini bir sağlık müzesi oluşturdu. Bursa Kent Müzesi’nin oluşumuna büyük emek harcadı.

İyi bir fotoğraf sanatçısı.. Bu yıl ikincisi düzenlenen Bursa Fotofest O’nun fikriydi.

İyi bir gezgin.. Fırsat buldukça dünyayı gezdi. Gezmekle kalmayıp, gördüklerini, görüntülediklerini, bulduğu her mecrada yayınladı.

Sadece gezip gördüklerini değil, kendisine her daim açık olan gazete köşelerinde düşüncelerini de yazdı..

Yetmedi, siyasete girdi. CHP’den belediye meclis üyesi oldu ama siyasi çekişmelerden ötürü girdiğine pişman oldu, istifa etti.

* * *

Operatör Doktor Ceyhun İrgil bu.. Kabına sığmayan, içi insan sevgisiyle dolu mükemmel bir insan.. Çeyrek asırlık arkadaşım..

..ve bir gazete, önceki gün O’na büyük bir haksızlık yaptı. Balıkesir’de verdiği meme kanseri konferansında anlattıklarından ötürü, “Dr. Zırva” manşeti attı.

Ne demişti ki, böyle bir başlıkla manşetlere taşınacak kadar?

“Meme sadece emzirmek için yaratılmış, başka işe yaramaz. Memeler dört köşe olsaydı kadınlar erkeklerin yarısını kandıramazdı. Hiçbir işe yaramayan bu organ yüzünden maalesef dünyadaki bütün kadın ölümlerinin en fazla nedeni meme kanseri hâlâ. Kadınlar bu yüzden hayatını kaybetmemelidir.”

Bir de demiş ki, “İçi kuyruk yağından ibarettir!”

Zaten Ceyhun İrgil’i yakından tanıyan hastaları, gerek haberin altına, gerekse sosyal paylaşım sitelerinde yazdıklarıyla gazeteye esaslı yanıtı verdiler.

İşte, manşeti atan gazetenin internet sitesinde yer alan yorumlardan biri:

“Hayatında sağlıkla ilgili bir konferansa katılanlar bilirler. Oraya meme kanseri öyküsü olanlar, ailesinde meme kanseri olan insanlar gelirler ve bu insanların bir çoğu da maddi imkansızlıklar nedeniyle memelerini aldırmak zorunda kalanlardır. Bu insanlara ‘vay efendim memenizi neden aldırdınız, o çok değerli bir organdır’ demek daha mı iyi olurdu, sorarım size? Emin olun ki sosyal ve psikotik yönünü o doktor sizlerden çok daha iyi biliyor. Ki, bu doktor yıllarca kadınların memelerini kaybetmeden hayatına devam etmesi için bilimsel çabaları olan ve buluşlar yapan bir doktordur…”

Ancak gel de anlat, bir çift kadın memesine memleketi satacak kadar gözü dönmüş olanlara!

 

—DÖRT DÖRTLÜK—

 

Memenin içi kuyruk yağı
Atılan manşet bayağı
Alime zırva diyen
Belli ki yememiş dayağı

Gerek doğal afetler, gerekse terör gibi başımızdaki belalara ilişkin söylenecek söz kalmadı gibi… Felaketi yaşayan Vanlı vatandaşlarımızın etnik kökeninden ötürü çok çirkin sözler de sarf ediliyor internet ortamında, insanlık dersi alınacak ifadeler de…

Kötüleri, kin ve nefret kokan, insanı insanlığından utandıran paylaşımları aktarmayı düşünmüyoruz elbette… Ders çıkarılması gerektiğini düşünerek, sadece Operatör Doktor Ceyhun İrgil’in önceki akşam facebook’taki paylaşımını aktaralım.

“Doktor kardeşim Op. Dr. Hakkı İrgil bu akşam yardım uçağı ile Van’a gitti. Ben bu mesajı yazdığımda Van’da ameliyathanede ameliyatlara başlamıştı. Yarın da diğer doktor kardeşim yolda olacak… Bizim için vatan bütündür, insan insandır. İnsanın cinsi, etnik kökeni olmaz.

Deprem bölgesindeki belediye başkanları çağrıda bulunuyor:

-İş makinelerini buraya gönderin…

-İş makinelerini yaktınız!

-Doktorları buraya gönderin…

-Doktorları öldürdünüz!

-Polis gelsin…

-Polisi taşladınız!

-Mehmetçik bize yardım etsin…

-Mehmetçiği şehit ettiniz, edenlere yardım ettiniz!

-Para gönderin…

-Gönderdiğimiz paraları belediyeleriniz PKK’ya verdi. Ama biz insanız, hain değiliz, merhametliyiz. Bekleyin geliyoruz.”

 

YA NEYİN KOKUSU OLACAKTI?

 

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, twitter üzerinden gönderdiği mesajda dedi ki; “Türkiye’nin dört bir yanından gelen yardımlarda kardeş kokusu, kardeş selamı var. Herkese teşekkürler…”

Ya neyin kokusu olacaktı ey Demirtaş?

Bölmek istediğiniz Türkiye bu işte!

Çünkü üç gün sonra 88. yıldönümünü kutlayacağımız bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkeziyle birlikte, bugün açık bir şekilde oyununa geldiğiniz emperyalistlere karşı omuz omuza çarpışarak, şehitler vererek kurmadık mı?

Bu yurdun her köşesinde Kürt var. Allah aşkına hepimiz birbirimize karışmışken, ayrılık sevdası niye?

Nasıl acılarda omuz omuzaysak, güzel günleri de coşkuyla yaşayalım. Varsa gücünüz indirin dağdakileri de, kan ve gözyaşıyla değil, çağıl çağıl akan ırmaklarımızla sulayalım bu toprakları…

 

Tıp dünyasının, Bursa sosyal çevrelerinin tanınmış ve sevilen ismi Dr. Ceyhun İrgil’in, CHP’deki siyaset serüveni kısa sürdü. Dr. İrgil, geçen hafta sonu gerçekleştirilen parti il kongresinde yaşananlardan ötürü, hem istediği dışında yazıldığı il yönetim kurulundan, hem de Nilüfer ve Büyükşehir Belediye Meclisi üyeliklerinden istifa etti. İrgil, olanları “İLK VE SON BASIN AÇIKLAMAM” başlığı altında bugün kamuoyuna duyurdu. İşte o açıklamanın tam metni:

“Değerli Basın Mensubu,

Dün ve bugün bazı yayın organlarında mevcut İl Başkanı Sayın Gürhan Akdoğan’ın istifamla ilgili “Ceyhun İrgil’e baskı yapıldı” açıklamalarını hayret ve şaşkınlıkla okudum.

Siyasete girmem yönünde talebi olan insanlar başta olmak üzere, siyasi yaşamımda benimle ilişkide olanlar, Bursa’da çeşitli platformlarda birlikte sosyal projeler ürettiğim dostlarım da çok iyi bilirler ki; ben hiçbir baskıya, dayatmaya ve zorlamaya müsaade etmeyecek bir insanım. Gerek kişiliğim, gerekse hayat görüşüm gereği söyleyeceği sözü sakınmayan, doğru bildiğini yapan biri olduğum aşikârken; bu özelliklerimden dolayı beni listelerine yazmış olan kişilerin, beni “dayatmalara boyun eğen bir insan” gibi göstermeye çalışması, beni sadece üzmüştür.

Kongrenin ardından, bazı köşe yazarlarımız, haber yapan arkadaşlarımız, listeye alınmam ve çıkarılmamam ile ilgili kongre günündeki tavırlarımı, beni kimlerin listede kalmam için ikna etmeye çalıştığını, neler yaşandığını, bu süreçteki kendi irademle ortaya koyduğum isteksizliğimi ve gönülsüzlüğümü kendi sayfalarına taşıdılar.

Hatta bazı arkadaşlarımız konunun muhatapları ile yaptıkları görüşmelerde, yaşanan telefon konuşmalarının detaylarını köşelerinde paylaştılar.

Bir itibarsızlaştırma süreci içinde, beni en iyi tanıyan, hangi kararı neden verebileceğimi çok iyi bilen kişiler, benimle konuşmadan, mutlak bir doğruymuş gibi bu kararı dayatma ile aldığımı açıkladılar. Bu vesile ile bir kez daha söylüyorum: Kongrenin hemen ardından aldığım istifa kararı ile ilgili herhangi bir dayatma ile karşılaşmadım. Bu tip bir tavır olsaydı da, tepkim bu tavrı insani değerlerime müdahale gibi algılayacağımdan, dayatmaya karşı olurdu.

Bazı beyanlarda açıkça ifade edildiği gibi üç kez aranan, istifa etmesi halinde, bu sürece dâhil olanların da nasıl bir tavrı olduğu çok açıktır. “Hayır” demek “hayır” demektir. “İstemiyorum” demek “istemiyorum” demektir. Net ve kesin olarak ifade ediyorum ki; özgür irademe müdahaleyi kabul etmem… Bu benim en doğal hakkım ve ilkem… Nitekim kavgalı bu ortamdaki  “temel istifa” nedenim de budur. Baskı kurulamayacağının da kanıtı bu temel ilkemdir.

Özgür iradesi ile hareket edemeyenler için anlaşılır bir durum olmayabilir. Aynen “insani ve açık” bir istifayı halen “siyasi” manevra çabasına endekslemeye çalışanlar var. Hala farklı yorumlayanlar var…

Benim gibi makam hırsı olmayan, siyasi ikbali bulunmayan insanların, insani değerlerle bağdaşmayan ortamlarda yapılan siyasi manevralar ardından istifa etmesini, harcadıkları para ile değil, bu hayatta inandıkları, sahip çıktıkları değerler, inançlar ve motiflerle açıklayabiliriz.

Bugünlerde şahit olduğumuz bir istifa metninde olduğu gibi, CHP’deki tüm görevlerimden istifa ettim ve siyaset her şey değil. Siyaseti ranta dönüştürenlerle birlikte anılmak istemiyorum. Bu açıklamamın ardından da, bu konunun başka sebepleri ve sonuçları varmışçasına adımın kullanılarak bazı parti yetkilileri tarafından tekrar gündeme taşınmasını samimi bulmadığımı söylemek istiyorum.

Merak edenlere açık yüreklilikle belirtmek isterim ki, istifam yönünde baskı yaptığı söylenen kişilerin, istifa haberimin duyulup, yayılması ardından tek yaptıkları baskı; bu istifanın yanlış değerlendirileceği, partimizin büyük bir kayba uğrayacağı ve partimizin menfaatinin ön planda tutulması sebepleriyle istifamı geri çekmem yönündeki baskılarıdır. Bu kararımdan, ailem hariç, kimsenin haberi olmadığı gibi onların da haberi olmamıştır.

Bu duygu ve düşüncelerle, yaşanan son gelişmelerle ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Bu benim siyasal olarak şahsım adına yaptığım ilk ve son basın açıklamasıdır. Artık siyasal çekişmelere malzeme yapılmamayı rica ediyorum.

Saygılarımla,

Op. Dr. Ceyhun İrgil

Genel Cerrahi Uzmanı”

Etiketler: